Şu Ramazan Dedikleri

Mübarek Ramazan iklimine girdik ve ilk on gününe ulaştık hamdolsun.

Ecdad, Şehr-i Ramazan, Şehr-i Sabr, Ramazan-ı Şerif gibi ne güzel tesmiye etmiştir. Tıpkı Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere, Şam-ı Şerif dediği gibi

‘Ramazanda’ diyor Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem “Müminin kazancı artar” ve devamla “Zengin müminin de, fakir müminin de artar” buyuruyor.

Yine bir baska hadiste  “Ramazan gelince cehennem kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur” buyuruyor.

Uzunca bir süre bulunduğum Mahmutpaşa-Sultanhamam yıllarında ve maalesef  günümüzde de esnaflara ‘işler nasıl ?’ diye sorulduğunda en çok alınan cevaplar;
Sorma işler kesat, her gün bir önceyi arıyoruz.
İyi ama bişey kazanmıyoz, günü kurtarıyoruz.
Az bir kısım da “Allaha şükürler olsun iyi” diye cevap veriyor.

Bu sebeple Ramazan’da hiç kimseye “işler nasıl” diye sormak istemiyorum. Çünkü;
“Ramazan geldi işler çok düştü”
“Abi sorma Ramazan geldi yaprak kıpırdamıyor.”
“Napalım bu ay böyle geçer, idare edecez artık” gibi benzer daha bir çok cevabı hemen yapıştırıyor.

Peygamber Aleyhisselam Efendimiz “Müminin kazancı artar, bereketi artar” diyor, işini sorduğun kişi Ramazandan  sebep kötü olduğunu söylüyor, Subhanallah.

“Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur”
Niyeti ve yaptıkları ile cenneti kazandığına ve besmele çekerek evinden rızkından şeytanları uzaklaştırdığına göre Müslüman, Ramazanda, kullukta vites yükseltecek ve adeta şeytan onun yaşadığı şehirden kaçacak. İbadetlerini yüz kat beş yüz kat artırmak değil bu vites yükseltmek; kulluğa kıvam kazandırmaktır, moda tabirle level atlatmak…

Ramazan’da yerlerin ve göklerin terbiye edicisinin Allah olduğu (kulun) her halinden belli olacak. Sadece camide değil, evinden başlayarak, sokağında, iş yerinde, akrabalık ve arkadaşlık ilişkilerinde kısaca her yönünde belli olacak Ramazan-ı Şerif.

On bir ayın sultanı Mübarek Ramazan-ı Şerif’mi yaşadığımız yoksa çapsız belediyelerin festivallerle, medyanın eğlencelerle, esnafın işsizlikle andığı ‘şu Ramazan dedikleri’ mi

Ramazan geldiği halde şeytanların bağlandığı hissedilmeyen bir yer varsa orada insanlar sadece aç geziyordur. Ramazan aç gezme ayı olmadığı gibi, iftarlara, eğlencelere koşma vakti de değildir. Şehr-i Ramazan; Kur’an, Namaz, Sadaka, Oruç ayıdır.

Hz. Meryem İsa aleyhisselamı babasız olarak dünyaya getirdiğinde Allah Teala ona, kimse ile konuşmamasını ve sorulduğu zaman oruçlu olduğunu söylemesini emrederek şöyle buyurur:  “Eğer insanlardan birini görürsen deki: ben merhametli olan Allah’a oruç adadım. Bugün artık kimse ile konuşmayacağım.” (Meryem Suresi 26. ayet)
Hz. Meryem’den kalan ve dil orucu da denilen bu ‘konuşmama orucu’ İslam’da bir ibadet olarak yer almaz.  Ancak, Meryem’in dilini koruduğu gibi,  kişi oruçlu olduğunu hatırlayıp, dilini kötü sözlerden, malayaniden ve gıybetten korur  o zaman sadece aç gezmez oruç tutmuş olur.

Midesini koruduğu gibi gözünü, elini ve dilini de koruduğu oranda da korunmuş olur. Kul; Ramazanını şerif eder Allah’ın izni ile.  Kulun şeytanı zincirlenmiş ve cehennem kapıları ona kapanmış olur.

Ramazanımız Mübarektir, Kuranımız Rabbimizin kitabıdır, Teravihimiz Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin kıldığı namazdır, Allah’ın rahmeti ile şeytanın bizim üzerimizde hakimiyet kurma hayalleri ve cehennem kapıları kapanmıştır. Yeter ki çapsızların ‘şu Ramazan Dedikleri’ oltaya takılma, belediyelerin cambazlı meydanlarına da, cam gözlü TV ve MEDYA larına da takılma.

O zaman  Ramazan’ınız Şerif, bayramınızın mübarek olsun

Yavuz Selim Taştekne

Şu Ramazan Dedikleri” üzerine bir yorum

Yorum bırakın